18 Nisan 2013 Perşembe

...

çok basit. aile ve toplum baskısı. bi de hayat şartları var. insanlar 5. sınıfta tıp bırakıyor. 3. sınıfta 4. sınıfta itü odtü mühendisliklerini bırakıyor. birçok kişi "oha o okul-o bölüm bırakılır mı laaannnnn!" moduna girse de evet bırakılır. neden? adamın istediği hayat bu değil ki. hem de hiç değil.

o sadece para kazanıp kendi yağında kavrulmak için okumak istemiyor. istediği işi yapmak mutlu olmak istiyor ömrü boyunca. belki çok para kazanmayacak, belki de alanında bir numara olacak kim bilebilir?

hayatınızı bir kere yaşayacaksınız. bunu para kazanmam lazım, evim ailem olacak, aç kalırım korkusuyla harcamak yerine gerçekten istediğinizi yapın.

kelebekten ne farkınız var? azıcık kalacaksınız şu dünyada.

"I, I, I.. I'm a butterfly..."

sev-gi-li

Sevgilinizin sizden uzaklaştığını hissederseniz bilin ki sizden sakladığı bişeyler var ve bu sizin yaptıklarınızla ilgili. mutlaka karşınıza alın, naapın edin konuşturun. çünkü içinde tutmaya devam ettikçe sizden daha da fazla uzaklaşacak. kopma noktasına geleceksiniz. ne gerek var ki? hatalarınızı kabul edeceksiniz. sizin yüzünüze bir bir çarpacak onları. canınızı çok yakacak belki. siz hiçbir şey olmamış gibi davranamayacaksınız artık. ama kendinize geleceksiniz. adam olun len :):) yaptıklarınızın farkına varın. sizi nasıl affedecekse onu yapmaya çalışın. sıkmayın karşınızdakini. her gün buluşuyor musunuz? buna ara verin. bırakın ikiniz de biraz kafanızı dinleyin. böylece hem özlersiniz hem de "ee bugün napsak" modundan çıkarsınız. birlikte yeni hobiler bulun. dans olur spor olur müzik olur ne istiyorsanız artık. ilişkinize heyecan katın. farklı yerlere gidin. farklı insanlarla takılın. hiç denemediğiniz yemekleri, içecekleri deneyin. geceyi bi barda geçirin. gidecek hiçbir yeriniz olmasın, uykusuzluktan ölün. eğlenin birlikte. devamlı mesajlaşmayı kesin. bırakın canı ne zaman isterse o zaman mesaj atsın size. susun. alışverişe bile onunla gitmeyi bırakın. yok mu sizin arkadaşlarınız? bırakın, o kimle isterse görüşsün. nasılsa sizin sevgiliniz. "aldatabilir amaa" seslerinizi duyar gibiyim. aldatırsa sizi sevmiyordur ki zaten, neden sizi hiç sevmeyen birine bu kadar emek verip onu kafes altında tutmaya çalışasınız ki? madem sıkılmış madem sevmiyor madem aldatacağından eminsiniz bırakın! aldattı beni diye ağlayıp zırlayıp aldatılan insan konumuna düşmektense "beni sevmediğini düşünüyordum, öyle biriyle daha fazla devam edemezdim, beni değil kendini kandırır" deyin kendinize. gururlu insan olun herkesin gözünde, aynaya baktığınızda "benim hatam" demek yerine "benim hayatım" diyebilin. inanın daha çabuk toparlarsınız. bu tabii ki hadi sevgililerimizi terk ediyoruz ihihihii bildirisi değildir. kuruntularınıza paranoyalarınıza da dayanarak yapmayın bunu. elinizde kanıtlarınız olsun. mutlaka!

UNUTMAYIN!

"SUÇLULUĞU İSPATLANANA KADAR HERKES SUÇSUZDUR"

bir istanbul geçti anılarımdan

istanbul denince herkesin aklına farklı bir güzellik gelir. kimi boğazı düşünür kimi nevizadeyi kimi sultanahmeti.. benim aklıma gelenler sırasıyla moda sahili, caddebostan, taksim istiklal, nevizade, eminönü, ortaköy, sultanahmet oldu. aralarında gittiklerim de oldu gidemediklerim de. fotoğraf çektiğim anlar da oldu, çekmediğim anlar da. kendimi denizin ufuk çizgisinde kaybettiğim de oldu, ıslak hamburger yerken bulduğum da. alışveriş de yaptım, hediyeler de aldım. tek canımı sıkan tabii ki trafikti!!! 3 gün istanbulda kaldım, en çok trafikte vakit geçirdim yeminle. rakı da içtim yeri geldiğinde, strese de girdim, dolmuşta da uyukladım. zaten istanbulun tek artısı o. uykunuz mu var? otobüse-dolmuşa binin. hareket edince uyuyun. uyandığınızda hem uykunuzu almış oluyorsunuz hem de gideceğiniz yere hala gelmemiş oluyorsunuz nasılsa.
her zaman her yerinde çok farklı anılar biriktiriyorsunuz istanbulda. her gittiğinizde farklı duygular hissettiriyor size. birinde sıradan görünüyor gözünüze. birinde hayatınızı size geri verebilecekmiş gibi. birinde aşk şehri oluyor birinde "aman dikkatli olayım burası suç şehri" diyorsunuz.
sabah 8de beşiktaşta oluyorsunuz bazen, bazen gideceğiniz yere 2,5 saatte zor ulaşıyorsunuz.

ama bu sefer istanbula yine gelmeyi istedim. yine de seni sevmiyorum istanbul.

17 Nisan 2013 Çarşamba

istemediğiniz biriyle neler yaşayabilirsiniz?

istemediğiniz biriyle neler yaşayabilirsiniz gerçekten? bazılarımız öyle el bebek gül bebek büyütülür ki, hiçbir şey yaşamam diye kesin bir cevap verebilir. peki verdiği cevaptan emin olabilir mi? olamaz.
insan istemediği halde birçok şey yapar. örneklersek; istemediğiniz biri sizin müdürünüz, patronunuz olabilir. bu kişi size mobbing uygular, angaryaları yükler, istemediğiniz biriyle yaşamış olduğunuz bir anınız olmuş olur.
ya da yeşilçamda biraz abartılarak anlatılmış olan "bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla" tecrübesini size yaşatılmıştır. bu gerçekleştiyse gerçekten de kötü. sonra yaklaşık olarak tamamen iyileşene kadar (ki bu kişiden kişiye değişir, birçok bayan asla atlatamıyor) yaşadığınız ilişkilerin hiçbirini istemezsiniz. sizi kıskanması bile batar size. yaşadıklarınızı pek çok kimse anlamaz. özellikle de "vay size vay vay vay" diye mini etekli kızlarımıza laf atan insanların bol olduğunu düşünürsek, kadının seks objesi değil de insan olduğunu bütün insanlar idrak edene kadar sizi anlayan kişiler çok azınlıkta kalacak, bunların da %95i psikolog ya da psikiatr olacaktır. şanslıysanız eğer, yeni kız-erkek arkadaşınız sizi anlar (bayanların sadece heteroseksüel olduğunu düşünen bir zihniyete de sahibiz tabii, bu dünya üzerinde eşcinsel bayanlar olduğunu size hatırlatan biri olduğunda ona kızmaktan vazgeçin. ayrıca küçük yaşta tecavüze-tacize uğrayan erkek çocuklarını da unutmayın!). size yardımcı olur yeni sevgiliniz. o kadar ki, oturur kitaplar alır, okur. size karşı nasıl davranması gerektiğini öğrenir. istemeseniz de bazı şeyler yaptırır size, bilir sizi bir parça da olsa iyileştireceğini. o ister diye yaparsınız, gönülsüz de olsanız yine de onun gönlünü yapıyor olduğunuz için bu size güç de verir mutluluk da. sonra bi bakarsınız yaşadıklarınızın birçoğu aklınıza gelmiyor artık. size "hayat dolu" diyen insanlar yaşadıklarınızdan sonra değiştiğinizi fark ettiklerinde "noldu da böyle oldu anlamıyorum" diye kendi aralarında fısıldaşmışlardır bile çoktan. onlardan kopmuşsunuzdur. sevgiliniz sizi hayata döndürdükten sonra tekrar dönersiniz arkadaşlarınızın arasına. yine dedikodular, alışverişe çıkmalar, fal bakmalar başlar. eğlenebiliyorsunuzdur yine. eskisi kadar içmiyorsunuzdur, hatta hiç içmiyorsunuzdur belki. uyumak için sevgilinizin size "iyi geceler" demesi yetiyordur, birkaç litre alkol anlamsız geliyordur artık. her gün onun yanında olmadan rahat edemiyorsunuzdur. size şaşırıyordur herkes.
eğer böyle bi olay yaşadıysanız umudunuzu kaybetmeyin. kendinizi öldürmeyi hele hele hiç düşünmeyin. kabus gördünüz, bi süre daha görebilirsiniz aynı kabusu ama geçecek. korkmayın.
durun bi bakayım,istemediğiniz kişiyle neler yaşayabilirsiniz diyorduk.. bir de evlilik var. ülkemiz gerçekleri tabii. kim bilir kimler istemeyerek evlendi? kaç yaşındaki kız çocukları? kaç yaşındaki kadınlar? sizce ekonomik özgürlüğünü kazanmış. "bağımsız" adı verilen bir kadın gerçekten özgür müdür? yoksa "evlen artık, torun istiyorum, ölmeden mürüvvetini görmek istiyorum" baskıları yaşıyor mudur hala? yaşamayan yoktur demiyorum ama yaşayan yaşamayandan çoktur diyorum ben. gözünüzün önündeki gerçekleri soruyorum size, göremiyorsunuz. çok dalga geçilen "esra erolla izdivaç" tarzındaki programları izleyenler bile biliyor bunu. "evlilik"ten kastım her zaman resmi evlilik de değil. birçok kadın aile baskısı yüzünden sadece "imam nikahı" adı verilen bir tören yapıyor. ülkemiz kanunlarına göre resmen evli sayılmadıkları için de çok büyük mağduriyetleri oluyor. sonra? aşık oluyor bazıları. ya öldürülüyor ya kaçıyorlar.  bazılarının başka çaresi olmuyor, eşini sevmese de ömrü hayatı boyunca ondan başkasını görmemiş oluyor. bazısı da "nikahta keramet vardır"sözünün hala geçerli olduğunu kanıtlıyor bize. eşini seviyor. belki size bu fikrim çok uçuk gelecek ama, eğer sevmediğiniz biriyle evlendirilmek isteniyorsanız, düğünden kaçın. inanın sizi o gelinlikle gören insanlar size yardımcı olacaklardır.

sevdiğiniz biriyle evlenin canlarım.